Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin psikolojik zorlanmaları ile ilişkili veya onları sürdüren duygu, düşünce ve davranışları belirleyerek iyileşmeyi hedefleyen bir terapi yaklaşımıdır. Yaklaşımın bilişsel kısmında bireyin zihinsel süreçleri, davranışsal kısmında ise bireyin uyumsuz davranışları üzerinde durulmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi, teorik temelleri ve etki mekanizmaları en fazla araştırılmış, bir başka deyişle üzerinde en çok bilimsel araştırma yapılmış psikoterapi yaklaşımıdır.
Terapi sürecinde bireyin günlük işlevselliğini olumsuz etkileyen sağlıksız düşünce ve davranışlarının değişimi ve bunun yanında olumsuz duygularının şiddetinin azaltılması hedeflenmektedir.
Üç Nesil Bilişsel Davranışçı Terapi
BDT tek bir terapi yöntemi veya yaklaşımı değil, birden fazla düşünce ve sistemi bünyesinde barındırarak kişide iyileşmeyi amaçlamaktadır. Kişideki psikolojik sorunlarla ilişkili olarak davranışsal, duygusal, bilişsel gibi birçok farklı faktörlere yönelik uygulama ve yöntemlerden oluşan Bilişsel Davranışçı Terapiler altında sınıflanmış 10’dan fazla terapi ekolü bulundurmaktadır. Bu ekoller çıkış yıllarına göre üç farklı nesil altında toplanmıştır.
Birinci nesil, 1950’lerden itibaren psikolojinin de popülerleşmesi ile kişideki sorunları veya acıları azaltabilmek amacıyla öğrenme teorilerini kullanmıştır. Öğrenme teorilerinin kullanımı ile kişinin, sorun davranışına ve bu davranışı etkileyen çevresel koşullara odaklanarak ve değiştirerek kişide iyileşme sağlamayı hedeflerler.
İkinci nesil 1970’lerde ortaya çıkmaya başlamıştır. Kişideki sorun davranışlarında önemli olan şeyin kişinin işlevsel olmayan düşünceleri ve inançları olduğunu düşünür ve terapide bunları hedef alarak iyileşmeyi amaçlarlar.
Üçüncü nesil ise 2000’lerde ortaya çıkmış ve içerikten çok kişilerin duygu ve düşünceleriyle olan ilişkilerine odaklanmışlardır. Kişilerin yaşadıkları bazı zorlukları kabul etmelerini sağlayarak bu zorluklarla başa çıkmasını sağlamayı hedeflerler.
Üç dalga davranış terapilerinin temel özellikleri; bilişsel yaklaşıma verilen önem, şimdi ve buraya odaklı olması, esneklik, sorun ve öğrenme odaklı olması, aşamalı ilerleme, zaman sınırı ilkesi ve kısa süreli tedavi olması söylenebilir.
Bilişsel Davranışçı Terapinin Temelleri ve Özellikleri
Bilişsel davranışçı terapi, değerlendirme aşamasında yapılandırılmış bir yöntem izler. Yani, her bilişsel davranışçı terapide bulunması gereken bazı ilkeler vardır.
Danışanın kendisine ve problemlerine yönelik olarak sürekli gelişen bir formülasyona sahiptir. Bu sayede BDT, danışanların probleme sebep olan, işlevselliklerini etkileyen düşünceleri fark etmelerini, değerlendirmelerini ve işlevsel hale dönüştürmeye yardımcı olur.
BDT, sağlam bir terapötik ilişki gerektirir. Terapi aşamasında, danışan ile terapist arasında güven ve iş birliğine dayalı bir ilişki kurulması terapinin sürekliliği ve yararlı olabilmesi için çok önemlidir.
Ayrıca, BDT iş birliğini vurgular ve danışanın aktif bir katılımcı olarak terapi sürecine dahil olmasını gerektirir. Bu ilke, danışanın terapiyi bir ekip çalışması olarak görmesini ve ne üzerinde çalışılacağına, neler yapılacağına ve ne sıklıkta görüşüleceğine beraber karar vermelerini sağlar.
BDT’nin en önemli özelliklerinden biri ise şimdi ve buraya odaklı olmasıdır. Yani, kişinin sorunlarını geçmişinde ya da çocukluğunda değil de onların güncel hayatlarında olan sorunlara odaklanarak bu sorunları iyileştirmeyi hedefler. BDT yaklaşımına göre de kişinin geçmişte yaşadığı sorunların önemini kabul etse de kişinin şu an yaşadığı problemleri iyileştirmenin daha önemli olduğunu savunur.
BDT, çocuk, ergen ve yetişkinlerde (bireysel, çift ve aile) uygulanabilen bir tedavi yaklaşımıdır. BDT; kaygı bozuklukları, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozukluğu, kişilik bozukluğu gibi birçok zorlanmanın tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yazarlar
Uzm. Psk. Kadriye Toker
Ecem Melis Acar- Can Kurt